28 Kasım 2010 Pazar

İnsanlığın tüm günahı bu kutunun içinde

Pandora’nın kutusu yeniden açılıyor.
Açan dijital çağın ‘en sansasyonel gazetecilik devrimine’ imza atan wikileaks.org sitesinin yaratıcısı Julian Paul Assange.
‘Sızdırma gazeteciliğin’ yeni kahramanı.
Pentagon’un baş belası...
***
El Hayat’ın bildirdiğine göre bu hafta sonu Assange Irak savaşı ile ilgili Amerika’yı derinden sarsacak, müttefikleriyle ilişkilerini bozabilecek belgeler yayımlayacak.
Daha önce Afganistan ve Irak Günlüğü yayımlandığında ortalık toz duman olmuştu.
Anlaşılan bu kez ciddi karışacak.
Ve en önemlisi bu kargaşadan Türkiye de nasibini alacak.
Çünkü şimdiye kadar komplo teorisi olarak görülen bazı iddialar ilk kez ‘resmiyet’ kazanacak.
***
Neler mi?
Mesela ilk sızan bilgilere göre Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın çok gizli belgelerinde, Türkiye’nin Irak’ta El Kaide’ye yardım ettiği, ABD’nin ise PKK’ya destek verdiği öne sürülüyor.
Türkiye Irak’ta El Kaide’ye nasıl yardım etmiş?
İddiaya göre Türkiye’de yaşayan Irak vatandaşları El Kaide’ye bomba malzemesi, silah ve mühimmat tedarik etmiş.
Türkiye’de sınırlarını kontrol altında tutmamakla buna göz yummuş.
***
Şimdi gelelim asıl bombaya.
Yıllardır ABD’nin Irak’ta PKK’ya destek verdiği söylenir dururdu.
Şimdi bu iddia ilk kez Amerika’nın kendi gizli belgelerinde teyit ediliyor.
WikiLeaks’in iddiasına göre bir yanda ABD Dışişleri Bakanlığı PKK’yı resmen terörist ilan ediyor diğer yanda ABD askeri belgelerinde PKK ‘özgürlük savaşçıları’ olarak nitelendiriliyor.
Dahası çok gizli askeri belgeler, ABD’nin Irak’taki tutuklu PKK üyelerini serbest bıraktığını, ABD güçlerinin PKK’ya silah verdiğini, örgütün Türkiye’deki saldırılarını göz ardı ettiğini anlatıyor.
Tüm bu iddialar tek tek tarih ve isimler verilerek kayda geçirilmiş.
***
ABD yönetimi resmen tırsmış vaziyette.
Şimdiden yabancı hükümetleri yaşanabilecek sorunlarla ilgili uyarmaya başlamışlar. WikiLeaks’in resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, paketin “Irak Savaşı Günlükleri’nden yedi kat büyük olduğu Pentagon’un bir kez daha sorumlu tutulacağı korkusuyla nefes nefese kaldığı” belirtildi.
ABD Dışişleri Sözcüsü Crowley hakikaten de nefes nefese bir açıklama yaptı.
“Bunlar gazetelerin manşetlerinde ya da televizyon haberlerinde yer alırsa, etkisi çok büyük olur...”
***
Yabancı ülkelerle yapılan gizli yazışmaların ortaya çıkmasının bir diplomatik ortak olarak ABD’ye duyulan güveni yok edeceğini belirten Crowley, belgelerin ABD’yle yakın ilişkileri olan yabancı liderler hakkında yerici ya da eleştirel ifadeler içermesi durumunda Washington’u utandırabileceğini ifade etti.
Bu yüzden Amerikan basını belgeleri yayımlamaması için günlerdir abluka altında. Ama çok geç çünkü Pandora’nın kutusu çoktan açıldı.
İyi ki de açıldı.
Çünkü Yunan mitolojisine göre insanlığın tüm günahları ve umudu o kutunun içinde.
Ve şimdi o günahlarla yüzleşme zamanı...

Madımak Oteli'nde yakılanlardan mektup var

1993 yılı Türkiye’de suikastların ve felaketlerin yılıydı. Sanki gizli bir el Türkiye’nin üzerine esrarengiz ve kanlı olaylarla dolu bir şal atmıştı. Her şey o şalın altında ‘hal’ledildi. O yıl olan Eşref Bitlis kazasını, suikastleri, 33 erin öldürülmesini bugün yeniden tartışıyoruz. Bu köşede daha önce değindim. Bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha yazmaya devam edeceğim. Madımak kamulaştırıldıktan sonra yıkılmalı. Yıkılmadan önce o gün oteldekiler ile gözü dönmüş halkın arasına getirilen bir manga silahlı asker neden geri çekildi havaya bile ateş etmedi, bunun da birisi cevabını vermeli.
Ben bu sorulara en azından askeriyeden bir cevap beklerken cevap Madımak’ta yakılan ama ölmeyen birinden geldi. Demet Işık’ın e-postasının tamamını sizinle paylaşmak istiyorum.
Merhaba,
Ben Sıvas’ta yananlardan biriyim.
Beni bu bağlamda hiç tanımazsınız, ateşli katliamdan hemen sonra bir tek defa canım yanarak Cumhuriyet gazetesine yazdım, sonrasında ne konuştum ne yazdım ne televizyonda göründüm. Ben anneyim ve ben çocuklarımın yaşında onlarca çocuğun ölüm korkusunu ve gözleri açık ölü bedenlerini gördüm. Ben bilinçsiz, bilgisiz bir başbakanın akşam haberlerindeki inanılmaz gerçek dışı beyanlarını ateşler, kanlar, yangınlar içinde dinledim. Ben konuşamam, halen bir yangın gördüğümde iki gözüm iki çeşme ağlarım. Peki şimdi size neden yazıyorum?
Bir tek gerçek ve adam gibi saptamanız.
Ateşle yok etmenin arkasında bir etkili güç vardı. Asker saatler sonra geldi, kalabalığın önünde yer aldı, konuştular, sarıldılar, zaman geçirdiler, belediye başkanı geldi heykeli yakarak ateşin haberini taşıdı, ateşler bez topaklar olarak içeri atıldı, asker etkisizdi, biz yandık ve öldük. Ölülerimiz, yaralılarımız ve yaşayanlarımız ortadan kaldırıldıktan sonra asker meydana geldi, beş el ateş edildi, bütün Sıvas evlere girdi.
Bir defa askeri geri çekenin kim olduğu, neden geri çekildiği sorgulanmadı.
Vali nasıl ve neden can derdine düşürüldü.
Şen ve esen kalın.
Asker o gün yangın başlamadan önce Madımak Oteli’nin önüne kadar geldi ve müdahale etmedi. Peki neden? Bu sorunun cevabını birileri verene kadar hiçbirimizin ‘şen’ ve ‘esen’ kalmaya hakkı yok.