EHMEDÊ XANI: AYDINLANMADA BIR MILAD/RÖPORTAJ
EHMEDÊ XANI: AYDINLANMADA BIR MILAD/RÖPORTAJ
mozelan
“Kürt halkı kendi evlatlarını İranlı, Türk, Arap, Ermeni adı altında kaybetmişlerdir ve onar bu hakların tarihini ünlü şair, müzisyen ve komutanlar olarak zenginleştirmişlerdir (…)"
Ehmedê Xani Kültür ve Dayanışma Derneği başkanı Nihat Gültekin’le tartıştım. İnsanlık, son yüzyılların siyasal tarihine damgasını vurmuş Fransızları kral Lüdovik’lerle değil, daha çok Viktor Hugo’larla ve Balzak’larla, Güneş batmayan Büyük Britanya’yı Henrix’lerle değil, daha çok Şekispire’lerle, geçen yüzyılda iki kez dünya savaşı çıkartmış Almanları Kansler’leri ile değil, Kant’ları ve Marks’ları ile tanımaktadır. Kürtlerin dünyada tanınması olayına bu çerçeveden bakarsak, farklı bir durumla karşılaşırız. Bırakalım dünya siyasetine damgasını vurmayı, ulusal devletlerin ortaya çıktığı modernizm çağından buyana ufacık bir devlet kurmayı bile başaramayan Kürtler, aydınları ile değil, daha çok siyasal kişilikleri tanınmakta. Bunun, kuşkusuz, Kürtlerin kaderi ve tarihsel gelişim trendi ile yakından bağlantısı vardır. İtiraf etmek durumundayız; Kürt aydınları kendi halkını dünyaya tanıtamadığı gibi, Kürtler de kendi büyük aydınlarını dünyayla tanıştıramamıştır. Oysa yüzyıllar önce, Kürtler arasından dünyanın en ünlü filozof, şair ve aydınları ile boy ölçüşecek düşünürler çıkmıştır. Ehmedê Xani böylesi aydınların başında gelmektedir. “Kürt halkı kendi evlatlarını İranlı, Türk, Arap, Ermeni adı altında kaybetmişlerdir ve onar bu hakların tarihini ünlü şair, müzisyen ve komutanlar olarak zenginleştirmişlerdir (…) Farslar için Firdovsi, Gürcüler için Rusataveli nasıl bir anlam taşıyorsa, Kürtler için de Ehmedê Xani aynı anlamı taşımaktadır. (…) Doğu’unun bütün halkları Ehmedê Xani’nin “Mem ve Zin” eseri gibi azman bir kültürel eserle övünme şansına sahip değillerdir”. Kendi büyüğümüz ve büyük eserimiz hakkında böylesi tespitleri de ilk yapan bizler değil, yabancılar olmuştur. Yukarıdaki sözler Rus Kürdoloğu I. A. Orbeliye ait. 09.04.2005 yılında Doğubeyazıt’ta kurulmuş BILIMIN VE AYDINLIĞIN IŞIĞINDA EHMEDÊ XANÎ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞI başkanı Nihat Gültekin’le Ehmedê Xani hakkında sohbeti yazıya aldıktan sonra yukarıdaki notu düşmek geçti içimden. Hejar Şamil:Nihat arkadaş, merhum Şamil Esgerov “Mem ve Zin” destanının Azerice’ye tercümesini Baku şehrinde 30 bin tirajla yayınlattığında on yaşım vardı. Orta okuldayken destanın hemen hemen yarısı ezberimdeydi. Okul şiir şölenlerinde destandan paçaları dinleyenleri bıktırana kadar elimi kolumu sallayarak söylediğimi anımsıyorum. Yeri gelmişken, “Mem ve Zin”in yabancı bir dile şiirle yegane tercümesini Şamil Esgerov yapmıştı. Ehmedê Xani’nin nefesi ile büyüdüm; anlatmak istediğim bu. 2005 yılında Doğubeyazıt’ta EHMEDÊ XANÎ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ’Nİ kurmanız beni çok sevindirmişti. Söyleşimize Ehmedê Xani’nin nerede doğduğu konusu ve bunun ispatı ile başlamayacağız. Hiç önemli değil. Ehmedê Xani’nin Doğubeyazıt’ta, Hakkari’de, hatta Şamil Esgerov’un iddia ettiği gibi Kızıl Kürdistan’ın Gubadlı ilinin Xınalık köyünde doğması, Kürt düşünürünün büyüklüğüne bir şeyler eklemez ve ondan bir şeyler götürmez. Ben şahsen “Mem ve Zin” yazarının Doğubeyazıtlı olduğuna inanıyorum; doğru olan da budur. Bu inancımın da fazla bir önemi yok aslında. Önemli olan Ehmedê Xani’yi sözün gerçek anlamında sahiplenmek, onu tanımak ve tanıtmak çabasıdır. Doğubeyazıtlılar olarak sizler bu göreve soyunmuşsunuz. Kutluyorum. Nihat Gültekin:09.04.2005 yılında derneği kurduğumuzda amacımız yılların birikmiş özlem ve umutlarını kurumlaştırmak, Xani’nin evrensel düşüncesini yaymak olmuştu. Bölgemizde halkın Ehmedê Xani’yi çok sevdiği, neredeyse kutsal bir kimlikle donattığı, bilinen bir gerçektir. Çoğu kez yemin edilirken Allah adını kullanmak yerine “Serê Ehmedê Xanî”, “Serê Xanî Baba” denilmesi normalleşmiştir. Xani’nin mezarı, halkın hem mesire, hem de ziyaret yeridir. Mekanı ibadet, ziyaret, ümit(yani tedavi), hem de kutsal alan olarak ilgi odağıdır. Özellikle, yaz ayları ziyaretçilerle dolup taşmaktadır. Xani’nin dini kişiliğine de muazzam bir bağlılık vardır. Halkın günlük yaşamında her alanda yaşamsallaşmıştır. H. Ş:Kürt edebi tarihinde Xani’den önce Baba Tahir Hemedani, Melle Ciziri, Fekiyê Teyran, Mele Bateyi, Eli Heriri vb. var. Araştırmalar, Xani’nin bu düşünürleri incelediğini, ortalama söylüyorum, onların eserlerinden yararlandığını göstermektedir. Gerek Kürtler arasında tanınma, gerekse de dünyada bilinme açısından Ehmedê Xani, ismini verdiğimiz klasiklerimizin önünde gelmektedir. Bunun sırrı nedir, sizce? N.G: Ahmedê Xani öncesiz değildir, kuşkusuz. Filozof Xani’nin felsefesinin çiçeklenmesindeondan önce gelen Kürt klasikleri önemli rol oynamıştır. Cizreli Ahmet Molla, Feqiye Teyran, Hakkarili Molla Bate, Şemdinanlı Ali Heriri ve diğerleri Ehmedê Xani’nin eşsiz eserlerine zemin hazırlamıştır. Fakat Ehmedê Xani’nin, günümüze ulaşan eserlerinde, özellikle “Mem ve Zin” destanında kendinden önceki şairlerimizde fazla belirgin olmayan ulusalcı bir felsefe dayandığını görmekteyiz. Dönemine göre Xani düşüncesi çok ilericiydi. Kürtlerin 16. yy.da sahip olduğu mantalite açısından bakarsak, Xani zamanı kabaklayan bir düşünürdü. Halkının arzu ve umutlarının tercümanıydı. Ne var ki, ünlü Kürt mirleri ve aşiret reisleri tarafından hiç dikkate alınmamıştı Xani. Alt düzeydeki din adamları ise onun düşüncelerini hafızalarına alarak taşıyıcılık yapmaya çalışıyor olmalarına karşın etkisiz kalmışlardı. Ehmedê Xani’nin en önemli yönü, yurtsever ve halkçı oluşudur. O, Kürt aydınlanmasının öncüsü sayılabilir. Birçok aşirete bölünmüşlük, kendisi için en temel sorundur. Denile bilinir ki,tüm düşüncelerinde ana tema budur. Bu nedenle Kürtlerin birliği, özgür yaşaması, Kürt kültürü ve dilinin özgürce gelişmesi için feryat eder. Tüm bunları sağlamanın yolunun çağdaş bir millet olmaktan geçtiğine inanır. Kürtlerin aslında hiçbir yönü ile komşu halklardan geri olmadığını, yalnızca birlik ve iyi yöneticilerden yoksun olduğunu savunur. Bu nedenle şiirlerinde komşu halkların sanatıyla, dilleriyle yarışır ve bununla Kürtlerin sahip olduğu yeri de işaret eder. Ancak Xani’de başka halkları karşısına alan bir milliyetçiliğe rastlanmaz. Tam tersine Xani hep eşitliğe parmak basar. H.Ş:“Ger dê hebûya me îttîfaqek / Vêkra bikira me înqiyadek / Rom û Ereb û Ecem temamî / Hem'yan ji me re dikir xulamî” (“Kürtler birlik olsaydı, Rum, Arap ve Ecem bize baş eğerdi”) diyen de Ehmedê Xani’nin kendisidir. Kürtlerin Fars, Arap ve Türkleri kendi denetimleri altına almasından Xani’nin memnun kalmayacağını mı düşünüyorsunuz? N.G: Xani milliyetçiliğinde egemenlik anlayışı yoktur. Xani milliyetçiliği eşitçi milliyetçiliktir.
Bilindiği gibi klasik edebiyatta mübalâğa ve teşbih yaygın kullanılmışıdır. Güzelin cemali aya, göz bebekleri gecelerin karanlığına benzetilmiştir, mesela. Yukarıdaki mısraları Kürtlerin birlikten doğacak gücünü anlatmak için kullanılan bir benzetme, karşılaştırma olarak anlamamız gerekir. H.Ş:Ehmedê Xani’nin günümüze kadar üç eserinin ulaştığını biliyoruz: “Nûbahar Biçukan / Çocuklar için ilk meyveler”-1683, “Aqida Iman / “Imanın Şartları”-1687, “Mem ve Zin” – 1695. Bilinen bu eserlerin dışında 74 şiirinin tespitli olduğunu da sizden öğrendim. Xani, Kürtçe dışında Farsça’yı ve Arapça’yı da bu dillerde şiir yazabilecek kadar mükemmel düzeyde bilmiştir. Bu veriler Xani’nin entelektüel düzeyini ortaya koymakta. Fakat beni Xani’nin bilgeliğine paralel biçimde gelişmiş yurtseverliği daha çok ilgilendiriyor. N.G: Ehmedê Xani’nin siyasi özlemi ve düşünceleri açıktır ki, o dönemin genel atmosferinden doğmuştur. Bu dönemde, Kürt düşün hayatının geri olduğu açıktır. Buna rağmen önemli bir düşünce ve edebiyat mirası da söz konusuydu. Ne var ki, düşünsel miras, Kürtlerin sosyo-ekonomik durumlarından dolayı yaygınlık kazanamamıştı. Çok dar sınırlar içinde hapsolma diyebiliriz buna. İdari yaptırımlardan çok sosyal ve kültürel nedenler başattı. Xani daha çok birlik ve ittifak parolalarını kullanarak sesini yükseltiyor, Kürtlerin kendi aralarındaki çelişkilerine de dikkat çekiyordu. Bu tür şartlar altında Xani gerekli düzeyde anlaşılmadı. Kısaca, bu modern düşünceler pratikleşmeyip sonrasız kaldı. Dikkatle incelendiğinde, Xani’nin Osmanlı ve Iran egemenliğinden kurtulmanın ideolojisini sunmayı amaçladığını görmek mümkündür. M.V. Bruinessen’in E. Xani’yi "Kürt yurtseverliğinin ve milliyetçiliğinin babası" olarak nitelendirmesinin doğruluk payı büyüktür. H.Ş:Bence Kürt yurtseverliği ve milliyetçiliği tam yaşanmamıştır. Olumlu anlamda söylüyorum. Modernizm çağından sonra Avrupalılar, bundan 200-300 yıl sonra ise diğer halklar milliyetçilik “hastalığına” tutuldular. Başka bir yazımda da belirtmiştim; milliyetçilik halklar için kızamak hastalığı gibi bir şeydir. Bu hastalığı bütün topluluklar yaşamalı, yani bu süreçten geçmeli. Çocukluk yaşında kızamak geçirmeyenlerin ilerleyen yaşlarda bu hastalığa yakalanması, bazen ölümle sonuçlanır. Hakim ulus milletçiliğinin ve şiddeti yegane mücadele aracı olarak kabullenen milliyetçi akımların yarattığı vahamet, yer yer milli duygularımızın tehlike olarak lanse edilmesine sebebiyet vermektedir. Biz yaşlı bir halkız. Ancak milliyetçiliğimiz çocuk yaşındadır, masumdur. “Kürt yurtseverliğinin ve milliyetçiliğinin babası”, Ehmedê Xani üstadımız sağ olsaydı, bugünün koşullarında nasıl konuşurdu, sizce? N.G:Celadet Ali Bedirxan “Mem ve Zin” eseri için ‘Milletimizin Kitabı‘ demiştir. Milli duyguların en iyi biçimde ifadesini ilk kez Xani yapmıştır. Bir aşk destanı olarak çok güzel olan “Mem ve Zin”, gerçekte aşk destanından çok öte bir misyonla yüklüdür. Ulusalcı içeriği, felsefi, tarihi, sosyal, dinsel ve sanatsal estetiğiyle bir manifesto niteliğindedir. Ayrıca destan; düşünce, hayal ürünü ve öğretileri ile bütünleyici bir çerçeve taşımaktadır. Döneminde dini ve milliyetçiliği halkımızın yararı için harmanlayıp bütünlemeyi başaran Xani, günümüzde ezilen ulus milliyetçiliğinin demokratik özünü ve demokrasinin milletleri yakınlaştıran boyutlarını öne çıkarırdı, kuşkusuz. Xani, yaşadığı asrın sınırlarını yırtan bir sanatçıdır. Bu büyük Kürt düşünürü, döneminin tüm geriliklerine ve acılarına, onları tarihleştirmekle sahiplik ettiği kadar, arzu ve düşünceleri ile gelecekte yaşamıştır. O, kendi asrına, asrının üstüne yükselerek bakabilmiştir. Xani dehası, bir yüzyılın değil, çağların şifresini çözmüştür. Çağımızın temel sorunlarını ana başlıklarla; uluslararası çapta tekelleşen şiddet, lokal tepkilerle boyut kazanan terör, sosyal eşitsizlik, ekonomik dengesizlik ve kültürel tahammülsüzlük olarak belirleyebiliriz. Bütün ideolojik bakış açılarından ve siyasal eğilimlerden bağımsız olarak salt insani gözlemcilikle sorulara eğilirseniz, kaynakta sevgisizliği, insani ve toplumsal ilişkilerde bencilliğin ağır bastığını görürsünüz. Xani, insanlığın ana temaları ile uğraşmıştır. Ana temalar dünden bugüne değişmemiş, yalnız renk değiştirmiştir. H.Ş:Bireysel mutluluk da beşeriyetin ana bir teması sayılabilir. Geçenlerde “Dünyanın en mutlu toplumları” ve “En fazla okuyan toplumlar” konulu iki anket sorgusunun sonuçlarını karşılaştırdım. Kendini en mutlu sayan toplumlarla en fazla okuyan toplumlar arasında bir denge olduğunu gördüm… Kürtler az okuyor. Xani Kürtler arasında yeterli kadar okunuyor mu? Bu konuda bir araştırmanız var mı? N.G: Bir çok tarihsel ve siyasal nedenler, Kürtlerin mutsuzluğunda ve az okumasındaobjektif role sahiptir. Kürtler kendi mutsuzluğunun suçlusu değildir. Filozof Xani, Kürtler arasında konuşuluyor, tartışılıyor ve çeşitli yazarların Xani yaratıcılığı ve felsefesi hakkında kitapları yayınlanıyor. İşte dernekler kuruluyor. Ancak yeterli kadar okunmadığı da açık. Diğer yandan Xani’nin ve onun eserlerini inceleyen H. Mem’in kitaplarının İngilizce’ye, Arapça’ya, Kürtçe’nin değişik lehçelerine tercüme edildiğini biliyoruz. Farklı yazarların büyük filozof-şairimizi inceleme çalışmaları vardır. Fakat Kürtçe eğitim yetersizliği, anne dildeki kaynakların incelenmesi sorunları, ekonomik zorluklardan tutalım bilinen siyasal çetinliklere kadar çeşitli nedenler Xani yaratıcılığına yeterli ilgi gösterilmesini engellemektedir. H.Ş:Sorunları ağırlıkta objektif nedenlere bağlama eğiliminde olduğunuzu sezinliyorum. Kürtlerin hiç mi suçu yoktur? Diş baskıların iç baskıları desteklediği gibi, içteki geriliklerin de dış baskılara olanak oluşturduğunu yadsıyamayız. N.G: Önemli olan; temel neden ve çıkış noktasıdır. Kürtler ezildikleri için mutsuzdur. Mutsuz, fakir ve eğitimsiz bırakıldıkları için de okuma düzeyleri geridir. Halkımız özellikle son yüzyıllarda geri bırakılmıştır. Xani, önemli oranda yabancı kaynaklardan yararlanmıştır. Önemli olan onun yararlandığı kaynaklar değil, ulaştığı düzeydir. Xani’nin yakaladığı düzey, halkımızın düzeyini de ortaya koymaktadır. “Sanmasınlar biz suskunuz, uykudayızOnlar bestesini öğrenen, coşup haykıranız” demişti Xani.
“Mem ü Zin” destanında tüm mısralarının sayısal temeli ve mısraların hece sayısı ondur. Destandaki kahramanların adedi de ondur. Bu nedenle eserine “onlar bestesi” demiştir. Söyleşimizin çerçevesini aşabileceği için eserdeki ayrıntılara girmek istemiyorum. Genel bir ifadeyle belirtecek olursam; “Mem ve Zin” derinlemesine incelendiğinde eserde “Demokratik Hukuk Devleti” talebinin tasarlandığını bile görebiliriz. Halkın istemlerini kendi eserlerinde yansıtan ve kendi eserlerini halka mal etmiş bir düşünür olarak Xani’nin bu istemini, Kürt halkının istemi olarak algılamamız gerekmektedir. H.Ş:Xani’den ve Kurmanci lehçesiyle yazılan klasik edebiyattan bahsederken hep bir konu aklıma takılıyor; Xani, diğer klasik şairlerimiz gibi Kurmanci’nin Botan-Behdinan ağzıyla yazmıştır. Günümüzde Kurmanci’nin standartlaşmasında en temel engeli Botan-Behdinan ve Kars’tan Urmiye’ye, oradan Amed’e, Amed’den Kamuşlu’ya kadar uzanan yörelerde konuşulan iki ağız arasındaki fark oluşturmaktadır. N.G:Klasik edebiyatımız ve somut olarak Xani’nin kelime hazinesi, Kurmanci’nin standartlaştırılmasında kaynak olarak ele alınmalıdır. Fakat mutlak surette klasik edebiyat dilini esas alma diye bir yaklaşım doğru olmaz. Çağdaş Rus dili bin yıl önce kaleme alınmış “Igor alayı hakkında destan”da kullanılan dille veya çağdaş Türk dili “Kitab-i Dedem Korkut” destanının diliyle örtüşmemektedir. Tam tersine, ciddi farklılıklar arz etmektedirler. Bence, Kürt basın yayınının ve iletişim teknolojisinin geliştiği günümüzde hız kazanan Kürtçe’nin (Kurmanci’nin) standartlaşma süreci bir şeyleri temel almakla ve kararlarla değil, basının bütünleştirici rolü ve bilimsel çalışmaların desteği ile kendi doğal seyrinde gelişecektir. H.Ş:Xani konusunda incelemeler yapıyor, büyük Kürt düşünürünü tanıtmak, onu tanıtarak Kürt aydınlanmasına hizmet sunmak gibi kutsal bir görev üstlenmişsiniz. Bu konuda halkımızdan ve aydınlardan yeterli destek alıyor musunuz? N.G:
Geleceğe yürürken umutluyuz. Bu kutsal topraklarda yaşamın kazanması için üstün bir moral ve kararlılıkla bu çalışmaya yükleneceğiz. Filozof Xani’nin Kürt aydınlanmasında bir milat olduğunu düşünüyorum. Xani’nin tanıtılması için hep beraber çalışmanın, tarihimizde saklı büyük bir güçü de açığa çıkaracağı inancındayım. Bir grup arkadaşla beraber, Xani sevdasıyla çıktığımız yolda umutlu bir şekilde yürüyüşümüze devam edeceğiz. Etmemiz gerektiği kanısındayım. Tam da bu noktada açılım sağlamamız için hem halkımızdan, hem de aydınlarımızdan manevi destek beklentimiz büyüktür. Özellikle, aydınlarımızdan kitap yardımı bekliyoruz. Xani ve dönemi ile ilgili her satır yazıya ihtiyaç duymaktayız. Ayrıca aydınlarımız, büyük düşünürümüzü gündemden düşürmemek suretiyle basın güçünü de kullanarak önemli katkılar sunabilirler. Ötenlerde ilçemizde gerçekleştirdiğimiz kitlesel katılımlı "Xani’yi anma-sahiplenme" toplantısında halkımızın ilgisini ve desteğini yakından hissettik. Bu bize hem moral vermiş, hem de sorumluluk yüklemiştir. Bizden önce Xani ile ilgili çalışma yapanların layıklı devamcısı olma iddiamız vardır. Bu çalışmaların toplumumuzda aydınlanma görevi göreceğini önemle vurgulamak istiyorum. Rahmetli Şamil Esgerov’un ve daha nice büyüklerimizin anısına saygının gereği olarak da çalışmalarımızı inançla devam ettireceğiz. Ayrıca, görüşlerimizi ifade etmek imkanı sağladığınız için de sizlere teşekkürlerimizi sunarız.

0 yorum :
Yorum Gönder