25 Kasım 2010 Perşembe

Kürt meselemize dair Finli dostun uyarısını hâlâ anlamadık

Geçenlerde ülkemizi ziyaret eden, Finlandiya’nın eski cumhurbaşkanlarından Martti Ahtisaari’nin bir uyarısından söz ettim. Avrupa Birliği’nin Bağımsız Türkiye Komisyonu Başkanı olan Ahtisaari, şu beş kelimeyle bize bir gerçeği hatırlatmak istiyordu:
-Bütün Kürtler iki dilli olmalı!
Yani bin yıllık yakınımız, Millî Mücadele’de baştan sona silah arkadaşımız olan, milyonlarla sayılan, gerçek akrabalarımız, hısımlarımız durumundaki Türkiye Kürtlerine, ama bir kısmına değil hepsine, istisnasız hepsine devletin resmî dili olan Türkçe’yi de hâlâ (yani seksen küsur yılda) öğretememiş olmamızı «lisan-ı münasip» ile yadırgadığını belirtiyor, açıkça söylemek gerekirse bizi ayıplıyordu.

Sovyet Rusya’dan alınacak ders de var
Dün, Rusya’nın Sovyetler dönemindeki nüfus (ve farklı ırklar) dökümünü veren bir liste geçti elime. Safkan Rusların Sovyetler Birliği toplam nüfusundaki oranı yüzde 51,8’miş. Birlik dahilinde Rusça dışında konuşulan dil sayısı, bu listede 24 olarak görünüyor.
Üniversite yıllarımda merhum Nihad Sami Banarlı bana uzun uzun, Lenin’in ve Troçki’nin, bünyelerindeki etnik farklılığı ortadan kaldırmak için ilk tedbir olarak, çeşitli etnik unsurlara, kendi aralarında anadillerini konuşturmamaya çalıştıklarını anlatırdı. Evet, anti-komünistti Banarlı. Ruslar, Türkiye’de de farklı bir uygulama olsun, azınlıklar kendi aralarında ısrarla anadillerinde konuşarak Türkçe’den uzak dursunlar diye gayret sarfetmişlerdir, derdi.
Bizim gerçeğimizi Sovyetlerin şekillendirdiğine inanmak kolay değil. Ama biz onların isteğini başka bir yoldan gene de gerçekleştirmiş olduk. Meselâ tedbir diye aralarında Kürtçe konuşmalarını önlemeye çalıştık. Başardık mı? Hayır!
İşte Ahtisaari kritik sualini tam bu noktada dile getirerek, soruyor:
-Bırakın Kürtçe yasağını uygulayamamış olmanızı da, bana asıl şunu söyleyin: onlara, ama hepsine Kürtçe yanında Türkçe’yi de öğretebildiniz mi?
-Elbette, öğretmez olur muyuz, diyen çıkmadı aramızdan.
Son yıllarda Türkiye’de Kazak, Türkmen, Özbek, Gürcü, Kırgız, Tatar... Eski Sovyet halklarından çok sayıda insan var. Türkiye Türkçesini çok zor, ama aralarında şakır şakır Rusça konuşuyorlar; Türkçe’yi denemek isteyene pek rastlamıyorum.
Durumu, bu tecrübeleri, bu örnekleri dikkate alarak değerlendirmemizdeki zorunluluğun farkına varmamış görüyoruz.

0 yorum :